MEŞELER GÖVERMİŞ
Meşeler gövermiş varsın göversin,
Söyleyin huysuza durmasın gelsin,
Varmasın kötüye asılsın ölsün,
Kötü adam var ömrü yok eder.
Bilemedim yaylamızın yolun,
Saçın uzun bağlasınlar kolunu,
Eğer annen seni bana vermezse,
Yemin ettim keseceğim yolunu.
Karaser deresi bükülür gider,
Zülüfler gerdana dökülür gider,
Bir yiğit de sevdiğini almazsa,
O yiğidin ömrü sökülür gider.
DUVAKTA GELİN KUTLAMA DEYİŞLERİ
Evliliğin birinci günü genç kızlar ve kadınlar gelinin evinde toplanırlar bir eğlence tertip ederler.Buna duvak denir.Gelin tebrik edilip kutlanır.Geline hayatı ilgilendiren nasihatlarda bulunulur.Düğün ,dernek ve duvakla ilgili bir çok deyiş vardır.Bunlardan birisi şöyledir. Rahmetli SEYREK EBE düğünlerin ,derneklerin,duvakların vazgeçilmez assolistiydi.
Hayırlı olsun, kutlu olsun,
Söğüt dalı gibi dallı olsun,
Geven gibi köklü olsun
Hayırlı olsun , uğurlu olsun,
Dört oğlunla dört kızın olsun.
Hayırlı olsun,kutlu olsun,
Ayağında çizme,mahalleyi çok gezme,
Kaynananın gücünü üzme.
Hayırlı osun ,kutlu olsun,
Elinde orak,
Her huyunu babanın evinde bırak.
Hayırlı olsun,kutlu olsun,
Akşam bulaşığını kurutma,
Kaynananın karşısında sırıtma.....
Köyümüzün 1960 lı yıllarda havası daha değişikti.Karlar çok yağar, soğuklar çok olurdu.Düğün ve dernekler çok neşeli ,tatlı ve sıcak geçerdi. Fakirlik garibanlık var gibiydi ama düğünler genellikle bir hafta sürerdi.Her ikindi odun yarma ,sinsin odunu hazırlama fasılı olurdu. Davul zurna çalar , köyün gençleri davul zurna eşliğinde odun yarardı,parçalardı.Odun hem düğün yemeğinde kullanılır ,hem de sinsin ateşinde kullanılırdı.Akşam saatlerinde sinsine komşu köylerin gençleri silah ata silah ata gelirlerdi.Davulcular silah sesini duyunca karşılarlar bahşiş alırlardı.Bazı sarhoşların sinsin ateşine düştüğü olur ve hemen kurtarılırdı.Geç vakite kadar sinsin oynanır ve dağılınırdı.Ertesi gün erkenden sinsin kömürü toplamaya gidilirdi.Sinsin ateşinden çok miktarda kömür artardı.Bu kömürü alan köylüler , köye kalaycı geldiğinde bu kömürleri kap kalaylatırken kullanırlardı.Herkes kalaycı gelince lazım olur diye kömür biriktirirdi.Zira kap kalaylatan kendi kömürünü bulmak zorundaydı.
İnsanlarımız ata ve dedelerinden görme bir çalışma içindeydi.Maaşlı kimse yok denecek kadar azdı.Orman Çiftliğind çalışan, Şeker fabrikasında ve bazı yerlerde çalışan maaşlı kişiler bir elin parmaklarını geçmezdi.Herkesin ekonomisi çiftçilik ve hayvancılığa dayanırdı.Tarladan kalkan buğdaydan un ,bulgur,göce,nişasta,kırma,vb.gıda maddeleri hazırlanırdı.Bağ ve bahçe mahsüllerinden hoşaf,erik kurusu,kabak kurusu,fasulye kurusu,nohut, bamya,mercimek,domates kurusu,salça,ekşi(acı erik pestili),pestil,pekmez,gavut,keş,garın yağı,kıyıma,gakırdak gibi hazırlıklar yapılırdı. Evlerde hastalık anında kullanılmak üzere çörek otu,ketentohumu,haşhaş vb.bitkiler ekilir tohumları saklanırdı.Her şeyden önce şunu bir kez daha tekrar etmek istiyorum; eski insanlık,eski yardımlaşma,eski dostluk, eski samimiyet bambaşkaydı.Akrabalarımız gelir 20 gün 30 gün veya daha fazla kaldığı olurdu.Gidecekleri zaman içimizden birşey sökülür onlarla beraber giderdi. Sanki ciğerimizin bir parçası gitmiş gibi ızdırap duyardık.Günlerce ayrılıklarına alışamazdık.Şimdi maalesef avrupanın haçlılarına, soğuk insanlarına zorla benzetilir olduk.Onlar, bizim karşılıksız ikramlarımıza şaşırırlarmış. Kocası kadınının yemek parasını ödemez herkes kendi parasını ödermiş.Bizlerden karşılıksız ikramı görünce şaşırmışlar.Hoşlarına gitmiş .
Köylülerimiz ürettiklerinin fazlasını satarlardı.Büyük ve küçükbaş hayvan,yün,tiftik,tavuk,curuk,yağ,keş,üzüm,pekmez,bal,meyve ve sebze satarak para kazanırlardı. Hemen hemen herkesin davarı olurdu.Düğün,ev yapımı,hastalık vb. durumlarda bunlardan birazını satardı.Bu mallar ve metaalar hazır para sayılırdı.
Karlar Erirken Şallayuğun Akışı, Sıra Söğütlerde Serçelerin Uçuşu Unutulamıyor İnceöz'üm..
Daha hiç link yok!
Senin linkin burada olsun mu? O zaman buraya kaydını yaptır: => Kayda git
Facebook beğen
KÖYÜMÜZ TARİHİ ÇOK ESKİLERE ULAŞIR
Çukurören Köyü'nde 1804 tarihli ve ahşap işçiliği özgün, korumaya muhtaç bir cami ve 1905 tarihli çeşme; Elmalı-Kargalar mahallesinde bulunan eski cami ve 1904 talihli "Hacı Yusuf" çeşmesi; İnceöz Köyü'nde 1769 tarihli ve "İnceöz karyeli el-hac Osman"ın yaptırdığı tarihi çeşme; bu köyümüz çeşmesi 2011 yılı itibariyle 242 seneliktir. Müsellim Köyü'nde 1907 yılında "Emir oğlu Hacı İbrahim Efendi"nin yaptırdığı, talik hat kitabeli "köy konağı" vardır.
(Ankara Rehberinden Alıntıdır)
KÖY DERNEĞİMİZ
Çamldere’nin aşağı yukarı bütün köylerinde olduğu gibi bizim köyümüzün de derneği vardır.Derneğimiz in köyün birlik ve beraberliğne , sosyal hizmetlerinin görülmesine çok büyük hizmetleri vardır.Köy odasının yenilenmesi,imam evi,köy içme suyu,cami bahçesi dizaynı ve köy mezarlığının dizaynı gibi sayılamayacak kadar hayırlı hizmetleri var. Köylülerimiz birlik ve beraberliğine, töresine, gelenek ve göreneklerine son derece bağlıdırlar
Ankara ve civarının iskan edilmesiyle 1463 yıllaında ilçemiz civarı şenlenmeye başlamıştır. Şeyh Ali Semerkandi Hz leri ve evlatları tarafından yerleşim ve ilim merkezi yapılmıştır. Komşu Peçenek Beldesinde halen ibadete açık olanSelçuklu eseri bir camii şerif vardır. Köyümüz tarihinin de bu açıklamalr ışığında 1400 lü yıllara dayandığı tahmin ediliyor. Hacıveliler sülalesinden Hacı Osman'ın yaptırdığı tarihi çeşmenin 1769 yılında yapıldığı ve 242 senelik bir tarihi olduğu tespit edilmiştir.Yakın zamandea yıkılan eski camimizin de çeşme kadar yaşlı olduğu ve zaman zaman tadilat geçirdiği yaşlılarımızca söylenirdi.
saat